Geçen hafta içinde QNB Türkiye’nin Gaziantep’te gerçekleştirdiği Su ile Hayata’ projesi için Gaziantep’e gittik. 2050 net sıfır karbon salınımı hedefi olan QNB Türkiye, bugüne kadar 69 gönüllü eğitmenle 20 şehirde 3.600’den fazla çocuğa ulaştı.nbsp;
Etkinlik sonrasında QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, Türkiye ekonomisi, Türk bankacılık sektörü ve QNB Türkiye ile değerlendirmelerde bulundu. Başlıklar halinde Ömür Tan şu mesajları verdi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR YATIRIM, ZORUNLULUK
Sürdürülebilirlik, sadece çevresel faktörler açısından değil, rekabet avantajı anlamında da gelecekte çok fark yaratacak. En basit örneğiyle, 2026’da sınırda karbon düzenleme mekanizması devreye giriyor. Türkiye’nin ihracatının çok büyük bir kısmı Avrupa’ya yapılıyor. 2026’nın başı itibarıyla, Avrupa’ya ihracat yapacak bir üretici karbon emisyonu hesaplamalarının dışında kalırsa, rekabet etme ihtimali çok düşük. Çünkü ciddi bir vergi ödeyecek ve bu vergiden dolayı rekabet edemeyip kaybolma riskiyle karşı karşıya kalacak. QNB Türkiye olarak Eylül 2025 itibarıyla, yaklaşık 9,1 milyar dolar tutarındaki yabancı para cinsinden borçlanmalarımızın yaklaşık yüzde 28,1’i[SEB(O1] sürdürülebilir kaynaklardan oluşuyor. Sektörde de bu oranlar çok birbirine benzer durumda. Daha arttırmaya çalışıyoruz.
BANKA SAHİPLERİ PARA KAYBEDİYOR
Türkiye’de en iyi bankaların bile özkaynak karlılığı enflasyonun altında. Yani reel olarak banka sermayedarları para kaybediyor. QNB olarak bizim sermaye kârlılık oranımız yüzde 30’larda. Banka olarak son 3-4 yıldır sektörde en yüksek özkaynak kârlılığına sahibiz. Sermayedar şöyle yorumlayabilir: “İştirakler dahil 13-14 bin kişi çalıştırıyoruz. Ekonomiye destek oluyoruz. Bu sermayeyi bankaya mevduat olarak koysak yüzde 45 kazanırız.” Özel bankalar arasında özsermaye karlılık rasyosu arasındaki fark çok açıldı. Bazı bankaların özsermaye kârlılığı 15’lere kadar indi. Sektör ortalaması ise yüzde 26,2 seviyesinde. nbsp;Şimdi çok büyük farklar oldu, çünkü doğru yönetimin çok öne çıktığı bir yola girildi. Dengeli bir bilanço yönetmeniz gerekiyor. Bilançonun herhangi bir projeksiyona fazla inancınız varsa ve orada bir gecikme olursa, burada gol yiyorsunuz.
ENFLASYON VE KUR TAHMİNİ
Bizde bir numarada tepede en büyük konumuz enflasyonla mücadele. Bu konuda çok samimi düşüncem şu, açıkçası işin başından beri hem Merkez Bankası’nın hem ekonomi yönetiminin yani Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın çok sağlam adımlarla, hiç geri adım atmadan, yoluna sağlam bir şekilde devam ettiğini düşünüyorum. Gecikmeler olsa da doğru gidiyoruz. Yıl sonu enflasyonunu yüzde 29,5 olarak tahmin etmiştik. Şimdi bütün bu inişler çıkışlar ile beraber şu anda yüzde 32 seviyesinde yıl sonu nokta enflasyonunu bekliyoruz. Bugüne kadar gerçekten müthiş bir mesafe kat edildi, enflasyon ciddi şekilde aşağı indi. Ama bundan sonrası daha da zor. Çünkü bugün enflasyonu %60’lardan %30’lara indirmekle %30’lardan %10’un altına indirmek arasında fark var. Kurda çok büyük bir hareket beklemiyoruz. TCMB’de brüt rezervler 185 milyar dolara, swap hariç net rezervler de 52-53 milyar dolara çıktı. Dolayısıyla burada müthiş bir cephane var.
FAİZ İNDİRİMİ SÜRECEK
Enflasyon ve politika faizine bakıldığında, reel faiz anlamında bir tık daha pozitiflik durum var. Reel faiz 2026 sonuna doğru kapanacaktır ama bir tık fazla reel faiz olacaktır. Bunu da yanlış bulmuyorum. Politika faizindeki düşüş, kredi ve TL mevduatlara yeteri kadar yansımıyor. Bankacılık sektörünü, kredi üst limitleri de bizi zorluyor. Öncelikle hâlâ regülasyonlar var. Örneğin gerçek kişiler için müşteri mevduatınızın yüzde 65’ini TL mevduatı olarak tutmak durumundayız. Bu da bankalar arasında TL mevduat yarışı anlamına geliyor. Yüzde 65 oranını tutturamazsak, ciddi komisyon ödemek zorunda kalıyoruz. O komisyonu ödemek yerine TL mevduata 2 puan daha fazla veriyoruz. Yüzde 65 zorunluluğunu ile artan rekabet, TL mevduat yatırımcısının yüzünü güldürüyor.
YABANCI DOĞRUDAN YATIRIM İÇİN BEKLEMEDE
Reel faiz nedeniyle yabancıların portföy tarafında yatırımları var. Son IMF toplantısında Türkiye’ye müthiş bir teveccüh olduğunu gördüm. Direkt yatırımlar için (Foreign Direct Investment, Doğrudan Yabancı Yatırım) biraz daha zaman var. Yabancı yatırımcı 2026’da gelişmeleri iyice teyit etmek ve güven duymak isteyecektir. Türkiye’de şirketler, dünyada gümrük vergilerinden negatif etkilenmedi. nbsp;Hatta tam tersine Euro dolar paritesi, 1.05’lerden 1.17’lere yaklaştı. Maliyeti dolar, ihracat Euro bölgesine olan şirketler, biraz daha rahatladı. Tabii ki ihracatçı, kurun enflasyona karşı düşük kalmasından şikayetçi. Ancak parite biraz onları rahatlattı. En azından nakit akışını doğru yöneten ihracatçıların, marjları dar da olsa suyun üzerinde duracak nefesleri var.
DÜNYADA BÜYÜME RAKAMLARI
Dünya ekonomisi, IMF – Dünya Ekonomik Görünüm Raporu Ekim sayısındaki verilere göre 2024’te %3,3 büyüdü. 2025’te %3,2’lik, 2026’da %3,1 büyüme bekleniyor. Trump yönetiminin ikinci dönemde getirdiği sistematik ve düzen, dünyadaki bu makro trendleri başka bir yere götürüyor. Ve artık bunların etkisiyle beraber enflasyonda da yükselme başladı. Yani global olarak enflasyonda 2024-2025 aşağı doğru inen trend tekrar bir anda kafasını biraz yukarıya doğru kaldırmaya başladı. Ekim sonundaki toplantıda Powell Ekim’de gösterge faiz oranını 25 baz puan (%0,25) indirirken önemli bir şey söyledi. Bir sonraki faiz indirimi cepte değil, dedi. Bu bence önemli bir mesajdı. nbsp;Artık gelişmiş ülke para birimlerinden, yani “hard currency” dediğimiz para birimlerinden uzaklaşma eğilimi var. Bir taraftan altına, diğer taraftan kripto paralara yönelme konusu son dönemde dünyada çok konuşulmaya başladı.
20 şehirde 3600’den fazla çocukla buluştu
QNB Türkiye, Habitat Derneği ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) iş birliğiyle yürütülen “Su ile Hayata” projesi kapsamında Gaziantep’te basın buluşması gerçekleştirdi. QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, Habitat Derneği İcra Kurulu Başkanı Bora Caldu ve UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Miodrag Dragisic ile UNDP Bölge Koordinatörü Hamit Doğan’ın katılımıyla gerçekleşen buluşmada, çocuklar suyun döngüsünü, su tasarrufunun önemini ve doğayla kurulan bağı uygulamalı atölyelerde deneyimledi. ‘’İstasyon Gaziantep’’te düzenlenen etkinlikte, çocuklar “Su ile Hayata” projesi kapsamında gerçekleştirilen atölyelerde suyun yaşamımızdaki yerini keşfetti. 2050 net sıfır karbon salınımı hedeflerinin olduğunu hatırlatan QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan şu değerlendirmelerde bulundu:“QNB Türkiye, 2015 yılında kurduğu “Minik Eller Büyük Hayaller” Sosyal Sorumluluk Platformu ile bugüne kadar 750 binden fazla çocuğun hayallerine ilham verdi. Platformun çevresel sürdürülebilirlik alanındaki en güçlü uygulamalarından biri olan ve geçtiğimiz yıl başlayan “Su ile Hayata” projesi, 7–14 yaş arası çocuklarda suyun değeri, su tasarrufu ve çevresel farkındalık konularında bilinç geliştirmeyi hedefliyor. Bugüne kadar 69 gönüllü eğitmenle 20 şehirden 3.600’den fazla çocuğa ulaşılan proje, saha eğitimleri, Sevgi Evleri’nde düzenlenen özel oturumlar ve https://suilehayata.com/ adresindeki dijital içeriklerle öğrenme deneyimini sürekli hale getiriyor.”
Soner Güneş


































































































