ABD Yüksek Mahkemesi Halkbank’ın Temyiz Başvurusunu Reddetti — Hukuki Süreç Devam Ediyor

Türkiye Halk Bankası (HALKB), ABD Yüksek Mahkemesi’nin (Supreme Court) dokunulmazlık talebine ilişkin temyiz başvurusunu 6 Ekim 2025’te reddettiğini KAP’a açıkladı. Banka, bu kararın davanın sona erdiği anlamına gelmeyeceğini vurgulayarak tüm yasal haklarını kullanmaya devam edeceğini bildirdi.

HALKB’nın KAP’a ilettiği özel durum açıklamasında, bankanın ABD’de devam eden ceza davasında sürecin gelişimi özetlendi. Açıklamada, İkinci İstinaf Mahkemesi’nin 22 Ekim 2024’te bankanın teamül hukuku (common law) bağlamındaki dokunulmazlık talebini reddettiği hatırlatıldı. Bu karara itiraz eden Halkbank, ABD Yüksek Mahkemesi nezdinde temyiz başvurusunda bulunmuş ancak mahkeme 6 Ekim 2025 tarihinde bu başvuruyu reddetmiştir.

Halkbank, bu reddin davanın tamamen kapanması anlamına gelmediğini, sürecin olağan akışında devam edeceğini ve bankanın tüm yasal haklarını kullanmaya devam edeceğini vurguladı. Ayrıca, açıklamada ABD ve Türkiye arasında hukuki uzlaşma zemini oluşturulmasına yönelik diplomatik ve hukuki girişimlerin olumlu yönde sürdüğü belirtildi.

Basın ve dış kaynak değerlendirmesi
Reuters’in haberi, ABD Yüksek Mahkemesi’nin Halkbank’ın ceza davasını düşürme talebini incelemeye almayı reddettiğini, böylece alt mahkemenin kararının geçerli kıldığını bildiriyor. Reuters’a göre, ABD başsavcılığı Halkbank’ı İran’ın ABD yaptırımlarını delmeye yardım etmekle suçluyor; suçlamalar arasında dolandırıcılık, kara para aklama ve komplo yer alıyor.

Investing.com ve diğer ekonomi portalları da benzer şekilde konuya yer verdi: temyiz başvurusunun reddi ile suçlamaların davada yer almaya devam edeceği, bankanın savunma hatlarının bu aşamada kabul görmediği vurgulanıyor.

Gazete Oksijen’de yayımlanan değerlendirmede Halkbank’ın “Bu gelişme, hukuki sürecin tamamlandığı anlamına gelmemektedir” ifadesine dikkat çekiliyor; süreçte hem ulusal hem uluslararası düzeyde yakın takip yapılacağı belirtiliyor.

Hukuki arka plan ve potansiyel senaryolar
Bu dava, uzun süredir diplomatik boyutu da olan karmaşık bir süreç. Halkbank 2019’da ABD’de İran yaptırımlarını delmeye yardım etmekle suçlanarak yargı önüne çıkarıldı.

2023 yılında ABD Yüksek Mahkemesi, Yabancı Devlet Bağışıklıkları Yasası’nın (Foreign Sovereign Immunities Act, FSIA) sadece sivil davalarda geçerli olduğunu, ceza davalarında devlete ait kurumların bu yasa kapsamında otomatik bağışıklık kazanamayacağını belirlemişti. Bu karar sonrası dava İkinci Bölge Temyiz Mahkemesi’ne (Second Circuit) dönmüştü.

2024’te Temyiz Mahkemesi, Halkbank’ın dokunulmazlık argümanını reddetti ve davanın devamı yönünde karar verdi. Bu kararda mahkeme, devlet mülkiyetindeki şirketlerin ticari faaliyetleri üzerinden yürütülen işlemler için common law bağlamında mutlak dokunulmazlık hakkı bulunmadığına hükmetti.

Şimdi Yüksek Mahkeme’nin temyiz iddialarını reddetmesiyle dava, alt mahkemelere dönerek devam edecek. Bu karar, dava sürecinin tümüyle sona erdiği anlamına gelmiyor; aksine davanın esasına ilişkin tartışmalar devam edecek.

Potansiyel senaryolar arasında şöyle durumlar öne çıkıyor:

• Halkbank ile ABD savcılık makamları arasında maddi uzlaşma (ceza miktarı ve şartlar konusunda) sağlanması,
• Delil değerlendirmesi ve savunma stratejileri üzerinden mahkeme düzeyinde itirazların sürdürülmesi,
• Türkiye ile ABD arasında diplomatik temaslar ve bankanın konumunun siyasi-etkili boyutunun yeniden değerlendirilmesi.

Yatırımcı ve piyasa etkisi
Basında yer alan haberlere göre, bu kararın ardından Halkbank hisselerinde sert düşüşler yaşandı (örneğin bazı kaynaklarda %6–7 seviyesinde) Yatırımcılar için bu süreç, bankanın bilançosunda dava karşılıklarının, risk priminin ve olası yaptırım yükünün nasıl yansıtılacağı açısından kritik.

Sonuç
6 Ekim 2025’te ABD Yüksek Mahkemesi, Halkbank’ın temyiz talebini reddederek alt mahkemenin aleyhe kararını onaylamış oldu. Ancak banka, bu kararın davanın kapanması değil, aksine süreçlerin devamı anlamına geldiğini vurguluyor. Hem yasal haklarını kullanmaya devam edeceğini hem de diplomatik-yasal düzeyde uzlaşma arayışlarını sürdüreceğini açıkladı.

Bu gelişme, Türkiye-ABD ilişkileri, uluslararası bankacılık hukuku ve devlet kurumlarının uluslararası ceza sorumluluğu açısından önemli bir emsal niteliği taşıyor. Sürecin bundan sonraki seyri, ABD’deki mahkemelerde yapılacak duruşma ve itirazlara, Türkiye ile ABD arasındaki diplomasi düzeyindeki temaslara ve delil-savunma stratejilerine bağlı olacak.