%70
İndirim
  • YARIM ALTIN
    14.097,00
    % -0,36
  • AMERIKAN DOLARI
    39,7257
    % 0,16
  • € EURO
    45,8826
    % 0,20
  • £ POUND
    53,5046
    % 0,10
  • ¥ YUAN
    5,5349
    % 0,46
  • РУБ RUBLE
    0,5056
    % -0,06
  • BITCOIN/TL
    4096537,576
    % -1,21
  • BIST 100
    9.203,37
    % 1,11

Analiz – Güneş Gözlükleriyle Gerçeği Görmek 20.06.2025

Analiz – Güneş Gözlükleriyle Gerçeği Görmek 20.06.2025

“Bütün kaosun içinde bir kozmos, bütün düzensizliğin içinde gizli bir düzen vardır.”
— Carl Gustav Jung

Modern dünyanın karmaşıklığını ve finansal sistemin çok katmanlı doğasını anlamak bazen yalnızca rakamlarla, tablolarla ya da teknik analizle mümkün olmayabilir. Bazı kavramlar, bazı dönemler, yalnızca metaforlarla anlamlandırılabilir. Bu bağlamda, 1988 yapımı They Live (Yaşıyorlar) filmi, sadece bir bilim kurgu ya da korku hikâyesi değil; aynı zamanda sistemin işleyişine, algı yönetimine ve bireyin bu sistem içerisindeki pozisyonuna dair derin bir yorum sunar.

John Carpenter’ın yönettiği ve Ray Nelson’ın Eight O’clock in the Morning adlı kısa hikâyesinden uyarlanan film, ilk bakışta düşük bütçeli bir bilim kurgu gibi görünse de, Slavoj Žižek’in de belirttiği gibi film aslında kapitalist sistemin, medya aracılığıyla kitleleri nasıl yönlendirdiğine dair çarpıcı bir eleştiri barındırır. Fakat bu makalede filmi sinematografik açıdan değil, ekonomi-politik ve piyasa metaforları üzerinden ele alıyoruz.


Gözlük Metaforu: Görmek İstemek Bir Tercihtir

Filmin ana karakteri George Nada, geçici işlerde çalışan, sisteme entegre olmaya çalışan sıradan bir bireydir. Bir inşaat alanında çalışırken rastlantı sonucu bulduğu güneş gözlüğü, ona gerçek dünyanın ardındaki sistematik manipülasyonu gösterir. Bu gözlükle bakıldığında insanlar arasında gizlenmiş uzaylılar, reklam panolarında gizli mesajlar ve görünmeyen kontrol mekanizmaları ortaya çıkar: “İtaat et”, “Tüket”, “Televizyon izle ve uyu” gibi komutlar… Gözlük, yalnızca fiziksel değil; zihinsel bir farkındalık, bir uyanıştır.

Asıl dikkat çekici sahne ise George’un, arkadaşı Frank’e bu gözlüğü takması için yaptığı baskıdır. Frank, “Benim çocuklarım var” diyerek, gerçekleri görmenin getireceği yıkımdan kaçınmak ister. Bu tepki, finansal piyasalarda da sıkça karşılaştığımız bir psikolojidir: Gerçeği bilmek ile onunla yüzleşmek aynı şey değildir.


Gerçeği Görmek Piyasalarda da Bir Tercihtir

They Live filminin sunduğu “gözlük” metaforu, ekonomik ve finansal analizde sıkça karşılaştığımız bir durumu sembolize eder: verinin, bilginin veya sinyalin herkesin önünde olması, herkesin onu görmek istediği anlamına gelmez.

Geçtiğimiz haftalarda piyasalarda yaşananlar da bu tespiti doğrular nitelikteydi. İsrail ile İran arasında artan gerginlik, ABD’nin bu krize dahil olup olmayacağına dair belirsizlikler, başta enerji ve emtia fiyatları olmak üzere birçok varlık sınıfında volatiliteyi artırdı. Ancak bu gelişmelerin “geopolitik risk” olarak fiyatlamalara nasıl ve ne zaman yansıyacağı, tıpkı gözlükle bakılan dünya gibi, herkesin farklı bir gerçeklik algısıyla hareket ettiğini gösteriyor.

Gerçek şu ki; jeopolitik riskleri görmek mümkün. Fakat bu risklerin etkilerini ne zaman ve ne ölçüde göstereceği önceden tahmin edilemez. Bazı yatırımcılar bu sinyalleri alır, gözlüğü takar. Ancak portföy yöneticileri, fon yöneticileri veya performansı kısa vadeli metriklere bağlı profesyoneller için her sinyal eyleme dönüşmeyebilir. Frank örneğinde olduğu gibi, çoğu profesyonel yatırımcı riskin farkında olsa da sistemin gerektirdiği çerçevede hareket etmek zorundadır. Çünkü kısa vadeli kayıplar, uzun vadeli haklılıklardan daha ağır cezalandırılır.


Piyasalar İçin Sistematik Körlük: Risk mi, Rahatsızlık mı?

Carl Jung’un dediği gibi, her kaosun içinde bir kozmos, her düzensizliğin içinde bir düzen vardır. Finansal piyasalar da çoğu zaman kaotik görünse de, bu karmaşa içinde bir sistematiklik saklıdır. Ancak bu sistematiklik çoğu zaman göz ardı edilir, çünkü onu fark etmek konfor alanından çıkmayı gerektirir.

Bugün bakıldığında; merkez bankalarının şahin tonları, faiz kararlarındaki stratejik belirsizlik, jeopolitik gerilimler ve yapısal enflasyon gibi faktörler piyasaların “görmek istemediği” ama orada duran gerçeklerdir. Güneş gözlüğü metaforu burada yeniden devreye girer: Sinyaller açık, ama onları görmek mi istersiniz yoksa görmezden mi gelirsiniz?


Sonuç: Gözlüğü Takmak Cesaret İster

Ekonomi ve finans dünyasında her yatırım kararı, sadece rasyonel değil aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik bir arka plana da sahiptir. Gözlük, yani farkındalık, hem bir avantaj hem de bir yük olabilir. Çünkü gördüğünüz şeyle başa çıkmak da cesaret ister.

Profesyonel yatırımcılar için bu gözlük, çoğu zaman sadece bir analiz aracı değil; aynı zamanda sorumluluktur. Tıpkı Frank gibi, gerçeği görebilecek kapasitede olup, sistemin devamı için görmek istememek de bir stratejidir.

They Live filmi bizlere şunu hatırlatıyor: Gerçeği görmek bir ayrıcalık değil, bir tercihtir. Piyasalarda da bu tercihin sonucunda kazanç ya da kayıp ortaya çıkar. Ama asıl değerli olan, gözlüğü takma iradesidir.