Türkiye ve dünya ekonomisine yönelik anlaşılır, nokta atışı değerlendirmeleriyle Türkiye’nin yakından izlediği iktisatçı Mahfi Eğilmez, kendi adını taşıyan blogunda, dikkat çeken bir analiz yayınladı. ‘Finansal Özgürlük ve Kumar’ başlıklı yazısına Eğilmez, finansal özgürlük tanımıyla başladı.
Finansal özgürlük nedir?
Finansal özgürlüğün iki şekilde anlaşılabileceğini ifade eden Mahfi Hoca, ilk olarak “insanın çalışmaya bağımlı olmadan gelir elde edebilmesi”ne değindi ve bu gelirlerin kaynaklarını kira, temettü, faiz gibi pasif gelirler olarak sıraladı. İkinci madde olarak ise “İnsanın kendi finansal yatırımlarını istediği gibi yapması veya yaptırmak üzere özgürce talimat vermesi”ni yazdı. 21’inci yüzyılda finans dünyasına gelen yeniliklerin, teknolojik gelişmelerin ve sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıyla finansal özgürlüğün ikinci biçiminin, yani gelir ve servetin özgürce kullanılması yeteneğinin zirveye çıktığını vurgulayan Mahfi Eğilmez şöyle devam etti: – Eskiden bir hisse senedine, tahvile, bir yatırım fonuna, yurt dışındaki bir varlığa yatırım yapmak isteyen kişiler bu yatırımların bazılarını yapabilme özgürlüğüne sahip değillerdi. Bir kere borsalar bu kadar gelişmemişti, yatırım fonları böylesine yaygın değildi, uluslararası yatırım yapma olanağı son derecede kısıtlıydı. – 20’nci yüzyılın son bölümünden itibaren bu alanda ciddi değişiklikler oldu: Neo liberal düzenin küresel geçerlilik kazanmasıyla birlikte canı isteyen, dünyanın her yerinde istediği yatırım aracını alıp satmaya başladı. Uluslararası alanda gayrimenkul alım satımında bazı kısıtlamalar olsa da o alanda bile geçmişle kıyaslanmayacak bir serbestlik ortaya çıktı.
‘Her tarafta dolandırıcılar zirve yaptı’
Finansal özgürlüğün böylesine genişlemesinin çalışmadan para kazanma olanağını artırdığına dikkat çeken Mahfi Hoca, “Finansal yatırım özgürlüğünden yararlanıp bunu verimli kullananlar yüksek kazançlar elde etmeye ve çalışmadan yaşamaya başladılar” değerlendirmesi yaptı. Eski Hazine Müsteşarı Eğilmez, bu gelişmelerin başta olumlu bir durum gibi algılandığını fakat işi finansal yatırımdan çıkarıp kumara benzer alanlara taşıdığını belirterek tabloyu şöyle ortaya koydu: – Sağdan soldan bir şeyler duyanlar rastgele borsaya girip hisse senetlerini almaya, tahvil alıp satmaya, yatırım fonlarına yatırım yapmaya yöneldiler. Eskiden bu tür yatırımlar finans uzmanlarının yol göstermesine bağlı yapılırken şimdilerde pek çok kişi kendi başına yatırım kararı veriyor ve alım satım yapıyor. – Bu gelişmede bu alanda yazılıp yayınlanmış kitaplar, sürekli yayınlanan günlük ekonomik ve finansal durumu yansıtan yayınlar, bankalar başta olmak üzere finans kuruluşlarının günlük yatırım bültenleri, uzmanların yorumları etkili oldu. – Bunun sonucunda her tarafta dolandırıcılıklar da zirve yaptı. Her gün farklı yöntemlerle insanlara büyük para kazandıracağını iddia eden yeni dolandırıcılık çeşitleri ortaya çıkıyor.
3 yatırımcı profili ve hareket tarzları
Yatırımcıları risklerle yatırımları dengelemeye çalışan ve daha düşük ama daha garantili kazanç sağlamaya yönelenler; risklere aldırmadan hızla büyük kazanç sağlamayı hedef alanlar ve bu ikisi arasında bir yerde olanlar olarak üç gruba ayıran Mahfi Eğilmez, bu kategorilerdeki yatırımcı davranışlarını şöyle özetledi: – İlk gruptakiler daha çok yatırım sepeti yapmaya yöneliyor ve sepete altın, para piyasası araçları, yatırım fonları ve mevduat gibi getirisi iyi kötü belli olan az riskli araçları koyuyorlar. – İkinci gruptakiler genellikle bir veya iki kaleme yatırım yapıyorlar.

Mesela kripto paralarla bazı hisse senetlerine paralarını yatırıyorlar. Bunlar yükseliyorsa iyi kazanç sağlıyorlar, düşüyorsa ciddi kayıplar yaşayabiliyorlar. – Üçüncü gruptakiler öteki iki grubun karmasını kapsayan bir yatırım sepeti yapıyorlar.

Bu sepete altın, yatırım fonları, hisse senetleri, mevduat, kripto para koyuyorlar. Birindeki kaybı ötekindeki kazançla dengelemeyi tercih ediyorlar.

Hangi yatırımcı profili doğru hareket ediyor?
“Bu üç gruptan hangisi doğru” sorusuna da yanıt veren Eğilmez şöyle devam etti: – Bazen çok risk alanlar öyle yüksek kazanç sağlıyor ki en doğrusunun o olduğunu düşünüyor insan. Bazen de bunlar o kadar çok kaybediyorlar ki yaptıkları yatırımın kumardan farkı kalmıyor. – İlk gruptakiler aslında anaparayı enflasyona karşı korumaya çalışır gibi bir durum içinde görünüyorlar. Bu ekibin büyük paralar kazanması da ciddi kayıplar yaşaması da pek mümkün görünmüyor. – Üçüncü gruptakiler makul kazançlar elde edebiliyorlar. Bazen kayıpla karşılaşsalar da bu, telafi edilemeyecek boyutta olmuyor.
‘Kumarda tanrılar bile kazançlı çıkmaz’
Mahfi Eğilmez yazısını bir Çin atasözünü anımsatarak şöyle sonladırdı: – Kayıt dışı kazanç elde edenler ve/veya kara para aklamaya çalışanlar en büyük riskleri alarak kazançlarını “haydan gelen huya gider” yaklaşımıyla kumar oynar gibi yatırım yapmaya yöneltebiliyorlar. Eğer kayıt dışı gelir elde edenlerden değilseniz paranızı kumar oynar gibi yatırmayın. Böyle bir düşünce içine girdiyseniz Çin atasözünü hatırlayın: “Kumarda tanrılar bile kazançlı çıkmaz.