Türkiye – Almanya İş Kurulu Lideri Mehmet Ali Yalçındağ: Avrupa Birliği içinde bir Türkiye değil, çare: Avrupa Birliği artı Türkiye 

Toygun ATİLLA
Türkiye’de, ABD Başkanı Donald Trump’ın yakın arkadaşı olarak tanınan Aydın Doğan’ın damadı iş insanı Mehmet Ali Yalçındağ’ın Beylerbeyi’ndeki ofisindeyim. Burasını, Doğan kümesi “aile ofisi” olarak nitelendiriyor. Mehmet Ali Yalçındağ ile birlikte kümede 30-40 yılını devirmiş Soner Gedik üzere isimlerin, kurmay heyetinin, proje ve yatırımlar üzerine çalıştıkları, beyin fırtınası yaptıkları boğaz görüntülü bir ofis…

GÖMLEK DEĞİŞTİRDİ
Mehmet Ali Yalçındağ, Türk Amerikan İş Konseyi Başkanı ceketini yakın zamanda çıkartarak yerine DEİK bünyesinde Türkiye-Almanya İş Kurulu Başkanlığı’nı üstlenmiş bir isim. Bulunduğu yeni konumda ise gömleğinin kollarını sıvamış ve heyecan duyduğu Alman-Türk İş Kurulu’nu oluşturma, Trump sonrası yeni dünya sisteminde Almanya ile ekonomik, stratejik işbirliğini artırarak bir güç yaratma amacında. Oluşturulan bu Alman-Türk İş Konseyi’nin başkanı ise Almanya’nın 10’ncu Cumhurbaşkanı Christian Wullf.

ALMAN-TÜRK İŞ KURULUNUN KADROSU ŞAMPİYONLAR LİGİ
Her iki ülkenin 25’er üyeden oluşacağı Alman-Türk İş Kurulu’nun Türk tarafındaki üyeleri adeta Şampiyonlar Ligi. Koç, Sabancı kümesi da, THY, Turkcell’de olmak üzere Türkiye’nin en değerli markalarının temsilcileri iş kurulunun içinde. Almanya tarafında ise BVWM’nin Genel Müdürü Christoph Ahlhaus, Kaercher CEO’su Christian May, Deichmann Grup İcra Kurulu Lideri Heinrich Daichmann, E.ON Küme CEO’su Leonhard Birnbaum, Axel Springer CEO’su Dr. Mathias Döpfner, RWE Generation CEO’su Nikolas Valerius, DHL Kümeden Oliver Röseler ve BASF’tan Tobias Dratt yer alıyor. Alman tarafında üye sayısı şimdi 8 isimden oluşuyor. Bu sayı 25’i bulduğunda proje start alacak.

ALMAN DİSİPLİNİ TÜRK DİNAMİZMİ
Mehmet Ali Yalçındağ, Alman disiplini, mühendislik başı, sistemi ile Türk dinamizmini, tahlil odaklı süratli karar verme marifetini birbiri ile eşleştirmenin iki ülkeyi de olumlu manada geliştireceğine inanıyor. İki ülkenin tarihî bağlarının yanı sıra Almanya ile yarı entegre olan Türk nüfusunun da bu süreci hızlandıracağı kanısında. İki ülkenin de kendisine nazaran müspet ve negatif yanları var. Müspet yanlarının birbiri ile buluştuğu ve entegrasyonun sağlanması ile oluşacak gücün hem toplumsal hayata hem de iktisada tesirinin büyük olacağı kaçınılmaz bir gerçek.

AİLE YAPISI EKONOMİYİ ETKİLİYOR
Mehmet Ali Yalçındağ’a nazaran Almanya’nın iktisadı bulunduğumuz devirde kırılgan bir yapı içeriyor. Bu manada da kendisine göre, Türkiye-Almanya iş birliği olmaz ise olmaz niteliğinde. Almanya’da toplumsal yapısının kişiselliği öncelemesi aile yapısını da negatif etkiliyor. Aile bireylerinin başka hayatlar yaşamasının doğal sonucu ise “aile şirketlerinin” uzun soluklu olmamasının bir nedeni olarak öne çıkıyor. Bu da doğal olarak ekonomiyi etkiliyor.

ARA KADEME SORUNU
Son devirde Almanya’nın ön plana çıkan bir sorunu da “ara kademe” “teknik eleman” eksikliği. Aslında bu yalnızca Almanya’nın değil dünyanın da bir sorunu. Yeni jenerasyonların “meslek seçme alışkanlıklarının” değişmiş olması tüm dünyada olduğu üzere Almanya’da da bir sorun. Ancak geçmişte “teknik eleman” üreten bir ülkenin bu manada şu an bu üretkenliğinin kaybolmuş olması gelecek için tehlike sinyallerini de beraberinde getiriyor.

ALMAN DİSİPLİNİ YUMUŞAYACAK TÜRK RAHATLIĞI DİSİPLİNE OLACAK
Mehmet Ali Yalçındağ’a nazaran tüm bu negatif gelişmelere karşın Almanya’nın kaslarının güçlü olduğunu savunarak şunları söylüyor:

“Almanya’nın sistematik yapısı ve altyapısı ve tabanı o kadar güçlü ki… Bunun üstünü tekrar harekete geçirmek çok sıkıntı değil. Ben burada Türkiye’ye çok büyük büyük muhtaçlık olduğunu düşünüyorum”
Mehmet Ali Yalçındağ iki toplumun entegrasyonunu ise şöyle tabir ediyor:

“Alman disiplini biraz yumuşayacak. Türk rahatlığı biraz disipline olacak. Yani ikisi orta noktada buluşacak. Yani aslında geçmişteki gibi”

YENİ DÜNYA SİSTEMİ: ÜÇE BÖLÜNMÜŞ BİR DÜNYA
İşte kelamın tam buraya geldiği noktada ise Donald Trump ve değişen dünya tertibine laf geliyor. Peki, Mehmet Ali Yalçındağ’ın gördüğü “yeni dünya düzeni” nedir ? Soruyorum, yanıtlıyor:

“Artık sonlarıyla üçe bölünmüş bir dünya. .Yani bir tarafta Amerika ve Amerika’ya yakın ülkeler. Bir tarafta Çin ve Çin’e yakın ülkeler. Bu fiziki olarak da yakın, baş olarak da yakın, siyaset olarak da yakın ancak bir de ara olarak da yakın ülkelerden bahsediyorum.

Bir de ortada da Avrupa. Yani Avrupa’da artık kendine yakın ülkelerle hareket etmek mecburiyetinde. Yani dünya artık yakın coğrafyalarla işbirliği yapma sürecine giriyor. Yani 2 saatle 4 saat uzaklıktaki coğrafyalarla paydaşlık yapma süreci öne çıkmış durumda”
Ve devam ediyor:

“Artık kimsenin şöyle bir lüksü yok. “Ya ben kaldığım yerden devam edeyim” deme lüksü yok. Onun için anlatıyorum.Trump da masayı dağıttı. Bu masanın yine kurulmaya gereksinimi var. Masayı tekrar kurarken “Ben 100 yıldır böyleyim” deyip oturursam masaya kimse yüzüne bakmaz. Artılarını alacaksın. Eksiklerini de geride bırakacaksın. Ben kimle bu eksiklerimi tamamlayabilirim diye düşüneceksin.

O masaya otururken diğer bir baş yapısıyla oturmak zorundasın”

AVRUPA’YA TRUMP TESİRİ
Trump tesirinin Avrupa hantallığını da etkileyeceğine vurgu yapan Mehmet Ali Yalçındağ, “Trump ayda 100 tane kararname imzalarken Avrupa ayda bir tane kanun çıkaramaz vaziyette. Bu türlü bir dünya yok artık. Artık o masaya oturmak istiyorsak, kimse tek başına oturamaz. Herkes partner seçmek zorunda” Tam da bu noktada “Lider” kavramına giriyoruz. “Lidersiz Avrupa” kavramının artık değişmesi gerektiğini savunuyor, “Amerika’nın güçlü bir önder tarafından yönetilmesi Avrupa’nın da güçlü bir önder lider tarafından yönetilmesinin kapısını açacak diye düşünüyorum. Bir kez bunu önemsiyorum.”

ÇARE : AVRUPA BİRLİĞİ ARTI TÜRKİYE
Yıllardır Avrupa Birliği kapısında oyalanan son devirde ise iş beşerlerine bile vize vermeyen bir Avrupa ile karşı karşıyayız. Kelam bundan açılıp da Mehmet Ali Yalçındağ’a bunları sorduğumda Avrupa’nın Türk insanına vize muafiyetinin bir an evvel kaldırılması gerektiğini söylüyor. Almanya ile yaptıkları temaslar sırasında da “vize sıkıntısını” daima lisana getirdiklerini ve bunun da en kısa müddette tahlile kavuşması gerektiğini altını çizerek belirtiyor. Avrupa Birliği ve Türkiye münasebetine ise diğer bir formül getirmiş: “Çare: Avrupa Birliği artı Türkiye” diyor.
Formülünü de şöyle açıyor:

“Ben diyorum ki bir sefer Avrupa yanına Türkiye’yi almalı.
Avrupa Birliği içinde bir Türkiye değil. Avrupa artı Türkiye. Bu olduğu vakit 18.5 trilyon euroluk ekonomik varlık 20 trilyona çıkıyor. 500 milyon nüfus 600 milyon nüfusuna çıkıyor.

Türkiye ile birlikte güvenlik kaygısı olan Avrupa daha az güvenlik konusunda endişelenecek. Ekonomik kaygısı olan ticari tasası olan Avrupa, Türkiye ile birlikte daha az ekonomik ve ticari kaygı olacak” diye düşüyor. Mehmet Ali Yalçındağ, Türkiye’nin jeopolitik pozisyonu ile birlikte bir dağıtım hapı olmasını da ön görüyor: “Türkiye’de bir sürü Amerikalı şirket var mesela. Bir kaç bin Amerikalı şirketten bahsediyorum. Bunun birçoklarının ikinci hap olarak kullandıkları ülke Türkiye. Neden Türkiye? Zira, Türkiye dünyada jeopolitik pozisyonu itibariyle baktığın vakit dünyanın ortasında konumlanmış batıya ve doğuya birebir uzaklıkta olan çok kritik bir yerde. Münasebetiyle bir sürü küresel şirketin hap olarak ikinci hap olarak konumlandırdığı Türkiye’yi ben bir lojistik hap olarak da değerlendiriyorum. Yani hem üretim hem lojistik eee bir geçiş merkezi burası. Artık biz gücün de orta noktasıyız. Artık biz güvenliğin de orta noktasıyız. Hasebiyle bütün bunları masaya koyduğumuzda esasen Avrupalılar bunu çok daha düzgün biliyorlar.

Benim tek söylediğim şu: Ön yargıları bırakacağız, masaya oturacağız, Avrupa Artı Türkiye projesini yine masada şekillendireceğiz ve Avrupa bu bu planı alıp dünya masasına oturacak”
Sohbetimizi sonlandırırken Mehmet Ali Yalçındağ’a Doğan kümesinin Almanya’da yatırım yapıp yapmayacağını soruyorum. Başta güç olmak üzere gayrimenkul bölümünde de Almanya’da önemli yatırımlar araştırdıklarını söylüyor.

patronlardunyasi.com