Şirketlerdeki stratejik konumu giderek güçlenen, belirsizlik çağında değişimi yöneten liderleri “Türkiye’nin En Güçlü 50 Satın Alma ve Tedarik Yöneticisi” listesinde buluşturduk. 2014 yılında ‘Satın Alma Liderleri’ olarak başlattığımız araştırmayı, 2022 yılında ‘Satın Alma ve Tedarik Liderleri’ olarak değiştirdik ve yolumuza devam ediyoruz.
Ekonomist’in 20 Temmuz – 02 Ağustos 2025 tarihli sayısındanEkonomik dalgalanmalar, yüksek enflasyon, ticaret savaşları, jeopolitik gerilimler ve yapay zekanın öncülük ettiği teknolojik değişimler, küresel ticaret ortamında taşların yerinden oynamasına neden oluyor. Değişen koşullar karşısında şirketler yalnızca operasyonel açıdan değil, stratejik anlamda da kendilerini yeniden konumlandırıyor. Bu dönüşüm sürecinde, satın alma ve tedarik liderleri giderek daha kritik bir rol üstleniyor. Tedarik zincirinin herhangi bir halkasında yaşanabilecek bir aksama, doğrudan finansal sonuçlara yol açabileceğinden yöneticiler artık stratejilerini risk yönetimi, süreklilik ve uzun vadeli iş birlikleri çerçevesinde yeniden kurguluyor. UMUT BABA / BİM
ZİRVEDE HANGİ İSİMLER VAR?
Belirsizliklerin yoğun olduğu bu dönemde, tedarikçi çeşitliliği, yakın coğrafyadan tedarik (nearshoring), yerelleşme ve dijitalleşme gibi yeni eğilimler, satın alma ve tedarik stratejilerinde belirleyici hale geliyor. Bu değişime ayak uydurmak isteyen liderler, süreçlerini yeniden yapılandırıyor ve daha çevik bir yapıya geçiyor. Bu kapsamda hazırladığımız “Türkiye’nin En Güçlü 50 Satın Alma ve Tedarik Yöneticisi” listesinde sektörün öncü isimlerini bir araya getirdik. 2014 yılında ‘Satın Alma Liderleri’ olarak başlattığımız araştırmayı, 2022 yılında ‘Satın Alma ve Tedarik Liderleri’ olarak değiştirdik. KoçZer katkılarıyla 12’ncisini gerçekleştirdiğimiz araştırmamızda listenin birinci sırasında 364,9 milyar TL’lik bütçeyi yöneten BİM Ticaret Başkanı Umut Baba yer aldı. Onu 250 milyar TL’lik bir bütçeyi yöneten Beko Satın Alma ve Tedarik Zincirinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Kural izledi. Listenin üçüncü ismi ise 228,5 milyar TL’lik bütçenin sorumluluğunu üstlenen Migros Grubu Pazarlama İcra Kurulu Üyesi Ekmel Nuri Baydur oldu. OYAK Maden Metalürji Satın Alma Grup Başkan Yardımcısı Şevket Selim Yılmaz, 184 milyar TL bütçeyle listenin dördüncü sırasında yer alırken, beşinci sırada ise Ford Otosan Tedarik Zinciri Lideri Başak Çalıkoğlu Akyol bulunuyor.
ESNEKLİK VE DAYANIKLILIK
Enflasyon satın alma bütçelerini etkilemeye devam ederken, belirsizlikler nedeniyle tedarik zinciri yönetiminde esneklik ve dayanıklılığın önemini artıyor. EY tarafından hazırlanan, Türkiye’den de üst düzey satın alma yöneticilerinin katıldığı Küresel CPO 2025 Araştırması’nın sonuçlarına göre; 2025’in dinamik dünyasında, üst düzey satın alma yöneticilerin (CPO’ların), öncelikleri dijitalleşme, jeopolitik riskler, ESG standartları ve yetenek gelişimi etrafında şekilleniyor. Özellikle yapay zekâ destekli kategori yönetimi, risk bazlı tedarikçi çeşitlendirmesi ve otomasyon, önümüzdeki yıllarda stratejik dönüşümü hızlandıracak. ARDA KARAÇELEBİ / EY TÜRKİYE
YAPAY ZEKA ÖNE ÇIKIYOR
EY Türkiye Tedarik Zinciri ve Operasyonlar Danışmanlığı Lideri ve Şirket Ortağı Arda Karaçelebi, CPO’ların yüzde 80’inin önümüzdeki üç yıl içinde GenAI teknolojilerini operasyonel verimlilik için entegre etmeyi planladığını belirtiyor. Sözleşme yönetimi, dijital analiz ve risk değerlendirme gibi alanlar, yapay zekâ uygulamalarının öne çıktığı kritik başlıklar arasında yer alıyor. Ayrıca, CPO’lar toplam sahip olma maliyetini optimize etmek, dış ekosistemlerle iş birliği geliştirmek ve yetenek gelişim programlarıyla takımlarının kapasitesini yükseltmek gibi stratejik adımlara odaklanıyor. EY Küresel CPO 2025 Araştırması’na göre, artan ticari korumacılık ve sanayi politikaları, şirketleri tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeye yönlendiriyor ve enflasyonist baskıların sürmesine neden oluyor.

CPO’lar; nearshoring, rightshoring ve friendshoring gibi stratejilerle tedarikçilerini farklı coğrafyalara yayarak daha dirençli tedarik zincirleri kuruyor. Bu dönüşüm, çevikliği ve risk dayanıklılığını yeni norm haline getiriyor. Hızla değişen ticari zeminde ayakta kalabilmek ve dengeyi yeniden kurabilmek için şirketlerin, iş yapış biçimlerinde ve tedarik ağlarında esnekliğe ve alternatiflere ihtiyaçları bulunuyor. Bu ihtiyaç, yalnızca alternatif tedarikçileri değil; aynı zamanda bu tedarikçilere ulaşımı sağlayacak farklı ulaşım yöntemlerini ve rotaları da kapsıyor.

ENFLASYON BASKISI SÜRÜYOR
Türkiye gibi yüksek ve hareketli enflasyon ortamında CPO’lar, özellikle kur ve faiz riski yönetimini merkezine alan stratejiler geliştiriyor. Tedarikçi sözleşmelerinde fiyat revizyon mekanizmaları, kur riskine karşı hedging uygulamaları ve otomasyon yoluyla maliyet optimizasyonu, enflasyon baskılarını kontrol altına alma çabaları arasında yer alıyor. EY’ın küresel verilerine paralel olarak, piyasa koşulları ve maliyet baskısı, CPO’ların yüzde 84’ü tarafından en öncelikli risk olarak tanımlanıyor. EY Küresel CPO 2025 Araştırması’na katılan CPO’ların önemli bir bölümü satın alma stratejilerini sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getiriyor.

EY araştırmasına göre; tedarik ve satın alma süreçlerinde, sürdürülebilirliğin önemi giderek artıyor. CPO’ların yüzde 42’si sürdürülebilirliği, önümüzdeki yılın tedarik stratejilerinde en önemli üç konudan biri olarak belirtiyor. CPO’ların yüzde 75’i, önümüzdeki yıl içinde sürdürülebilir tedarik uygulamalarını hayata geçirmeyi planlıyor. Türkiye Satınalma Profesyonelleri ve Yöneticileri Derneği (TÜSAYDER) Eş Başkanı Dr. Mehmet Sarıdoğan, karbon salınımlarını raporlama, sürdürülebilir kaynak kullanımı, yeşil lojistik ve çevreci ambalajlama uygulamaları gibi konuların şirketlerin tedarikçi seçim kriterlerine dahil edildiğine dikkat çekiyor.
DAHA ÇEVRECİ TEDARİK ZİNCİRİ
Türkiye’de tekstil, ambalaj ve kimya gibi sektörlerde sürdürülebilirlik sertifikalarına sahip tedarikçilerin sayısı artarken, sanayi kuruluşları geri dönüşüm, sıfır atık ve alternatif enerji yatırımları ile tedarik zincirini daha çevreci hale getiriliyor. Dr. Mehmet Sarıdoğan, bu stratejilerin etkili olabilmesi için sadece operasyonel değil; finansal, lojistik ve üretim süreçlerinde de entegre bir sürdürülebilirlik yaklaşımına geçilmesi gerektiğini vurguluyor. CPO’lar rekabet avantajı elde etmek için yapay zekâya ve dijital araçlara yöneliyor. Araştırmaya katılan küresel CPO’ların sadece yüzde 36’sı günümüzde Üretken Yapay Zeka (GenAl) teknolojisini etkin bir şekilde kullanırken, önümüzdeki üç yıl içinde yüzde 80’i departmanlarının verimliliğini artırmak için bazı süreçlerde üretici yapay zeka kullanmayı planlıyor.

ŞEVKET SELİM YILMAZ / OYAK MADEN METALÜRJİ
RİSKLER DAHA BELİRLEYİCİ
2024 yılında 184,055 milyar TL’lik bir bütçe yöneten OYAK Maden Metalürji Satın Alma Grup Başkan Yardımcısı Şevket Selim Yılmaz, yeni dönem stratejilerini jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler ile tedarik zincirinde artan riskler doğrultusunda belirlediklerini söylüyor. “Bölgesel kaynaklardan tedarik planlaması, geriye entegrasyon yoluyla kendi kendine yeterlilik oranlarının artırılması ve alternatif malzeme-kaynak yönelimleri, sürdürülebilir tedarik için gündemimizde öne çıkan başlıca konular arasında yer alıyor” diyen Yılmaz, önümüzdeki dönemde piyasa dinamiklerinin hızlı değişiminin devam edeceği öngörüsü doğrultusunda, tedarikçi iş birliklerinin ve yeni iş modellerinin öneminin artacağı söylüyor. ÖZLEM İLKNUR ATALIK / MLPCARE
GÜNDEMDE ESG UYUMU VAR
Dijitalleşme ve yapay zeka tabanlı tedarik zinciri planlana konularına odaklandıklarını söyleyen MLPCARE (MLP Sağlık Hizmetleri A.Ş.) Tedarik Zinciri Direktörü Özlem İlknur Atalık da RPA (robotik süreç otomasyonu) ile otomatik sipariş işleme, tedarikçi risk analizi için büyük veri analizi ve e-satın alma platformları kullanımının artması konularına odaklandıklarını belirtiyor. MLPCARE’ın gündemindeki diğer maddelerden biri de sürdürülebilirlik ve ESG uyumu. Satın alma süreçlerinde çevresel etkisi daha az olan tedarikçilerin seçtiklerini belirten Atalık, “Yeşil satın alma politikaları öncelikli alanlarımızdan biri.
Yani çevreye daha az zarar veren ürünleri ve hizmetleri öncelikli olarak tercih ediyoruz” diyor. Şirketin öncelikli başlıkları arasında değer odaklı satın alma yer alıyor. Sadece maliyet değil, toplam değer katkısı odaklı kararlar aldıklarını belirten Atalık, sadece bir ürünün ya da hizmetin satın alma maliyeti değil, toplam fayda ve katkı değerine odaklanan bir satın alma yaklaşımını benimsediklerini vurguluyor. CEM CANSU / BACACI YATIRIM HOLDİNG
KUR KORUMALI ALIM
Satın alma stratejileri enflasyonist dönemde daha da önem kazanıyor. Bacacı Holding bu noktada maliyet kontrolünün yanı sıra toplam değeri ve tedarik güvenliğini esas alan bir yaklaşıma öncelik veriyor.

Yaklaşık 20 milyar 500 milyon TL’lik satın alma bütçesini yöneten Bacacı Yatırım Holding Finans İcra Kurulu Üyesi Cem Cansu, “Dalgalı piyasa koşullarında sürdürülebilirlik ve uzun vadeli iş ortaklıkları bizim için öncelikli. Dalgalanmalara karşı dirençli ve sürdürülebilir yapı kurmayı hedefliyoruz. Genel satın alma yaklaşımımızı yalnızca alım fiyatına indirgemek yerine, piyasa dinamiklerini, siparişin planlamasını, üretim ve tedarik zincirinin tamamını kapsayan bütüncül bir bakış açısıyla ele alıyoruz” diyor. 2025 yılı itibarıyla satın alma stratejilerinde operasyonel alımlardan çok, değer odaklı stratejik satın alma anlayışına geçiş yaptıklarını belirten Cem Cansu, “Enflasyonla mücadele kapsamında, toplu alım ve konsolidasyon stratejileri ile daha rekabetçi fiyatlar elde etmeyi, ayrıca kritik girdilerdeki döviz bazlı riskleri azaltmak adına kur korumalı alım stratejileri uygulamayı benimsedik” diyor.

Cansu, ayrıca, yerli tedarikçilere yönelerek lojistik maliyetleri ve tedarik sürelerini düşürme yönünde stratejik aksiyonlar aldıklarını vurguluyor. ZÜLFÜ TUNÇ / ADEL/FABER-CASTELL
ÇOKLU TEDARİKÇİ YAPISI
Adel, piyasada enflasyonist ortamın yanı sıra kızışan rekabeti kullanarak çoklu tedarikçilerle çalışmaya odaklanıyor. İşletme sermayesi ve buna bağlı nakit akışını doğru yönetmek üzerine aksiyonlar almaya alan şirket, önemli malzemeler için yıl bazında bağlantı yaparak, maliyetlerimizi önden belirlemeye çalışıyor. Yapay zekanın gelişimi ile birlikte birçok alanda analiz ve piyasa takibinin kolaylaştığını ve çalışma yöntemlerinin daha verimli hale geldiğini söyleyen Adel/Faber-Castell Tedarik Zinciri Direktörü Zülfü Tunç, “Spot fiyat/spot teklif yerine uzun vadeli iş ilişkileri ve stratejik tedarikçi yönetimi daha ön planda olacak.

Entegre uygulamalarla süreçlerin uçtan uca takibi daha çok kolaylaşacak. Yine entegre uygulamalarla pazara ve tedarikçi havuzuna erişim daha kolay olacak” şeklinde konuşuyor. Satın alma stratejilerini daha entegre, çevik ve sürdürülebilir hale getiren Çimsa, enflasyonla mücadelede reaktif değil, proaktif hareket ediyor. Fiyat dalgalanmalarına karşı erken alım ve esnek tedarik modelleriyle korunma stratejileri izleyen şirket, ayrıca uçtan uca dijital takip sistemleri ile stok seviyeleri, sipariş zamanlaması ve tedarikçi performansını anlık olarak izleyerek karar süreçlerini daha kontrollü ve etkili hale getiriyor.

Fiyat odaklı geleneksel yaklaşımdan, toplam değer odaklı bir modele geçen şirket, kritik malzeme gruplarında uzun vadeli iş birliklerine yönelirken, global kaynak çeşitliliğini artırarak tedarik risklerini minimize ediyor. Önümüzdeki dönemde satın alma dünyasında dijitalleşme, sürdürülebilirlik, şeffaflık ve esneklik konularının ana eksenleri oluşturacağını belirten Çimsa Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı Erdal Araç, “Biz de bu doğrultuda şirket içinde çok yönlü bir dönüşüm süreci yürütüyoruz. Tedarik zinciri genelindeki bu gelişmeleri Supply360 çatısı altında birleştirerek daha entegre, veri odaklı ve sürdürülebilir bir yapı kuruyoruz” diyor. ULAŞ ÖZCAN / VESTEL
ESNEKLİK LÜKS DEĞİL
Dünyanın pek çok farklı noktasına ürün ihraç eden Vestel Şirketler Grubu ise esnek bir tedarik zinciri yapısı oluşturmaya odaklanıyor. Günümüzde sadece maliyet ve zaman odaklı geleneksel tedarik modellerinin yerini dayanıklı ve coğrafi çeşitlilik temelli stratejilere bıraktığını belirten Vestel Şirketler Grubu Tedarik Zinciri ve Satın Alma Genel Müdürü Ulaş Özcan, “Esnek tedarik zincirine dayanan stratejik konumlanma temelli bir yapı kurmak gerekiyor” diyor. Yakın coğrafyalardan tedariğin, sadece lojistik avantaj sağlamakla kalmadığını aynı zamanda ani krizlerde hızlı adaptasyonu mümkün kıldığını belirten Özcan, yerlileşmeyi hem sürdürülebilirlik hem de jeopolitik riskleri azaltma açısından da önemli bir strateji olarak gördüklerini belirtiyor. Özcan, tedarik zincirinde esnekliğin artık bir lüks değil, güçlü bir şirket olarak var olmanın anahtarı olduğunu vurguluyor. Tedarik zinciri artık sadece malzeme ve hizmet akışını yöneten bir fonksiyon değil; kurumların sürdürülebilirliğini, çevik dönüşümünü ve topluma katkısını şekillendiren stratejik bir yapı taşı konumunda. Eczacıbaşı Sağlık da bu anlayışla hareket ediyor. Şirket, yapay zekâ, ileri düzey veri analitiği ve yeşil lojistik uygulamalarını entegre ederek hem operasyonel verimliliğini artırıyor hem de karbon ayak izini azaltıyor.

Tedarik zincirinin her halkasında çevresel ve sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini belirten Eczacıbaşı Sağlık Tedarik Zinciri Direktörü Berkay Bozkuş, “Ancak teknolojik dönüşüm bizim için tek başına bir amaç değil; insan odağını kaybetmeden, çalışanlarımızın ve paydaşlarımızın gelişimini destekleyen bir anlayışı temel ilke olarak benimsiyoruz. Çünkü bizce sürdürülebilir başarı, yalnızca güçlü teknolojik altyapıyla değil; aynı zamanda güven, iş birliği ve ilham veren bir ekip kültürüyle mümkün olur” diyor.
ALTERNATİF TEDARİK MODELLERİ
Savunma sanayi şirketi Aselsan’ın millileştirme yaklaşımı ile son beş yılda ülke ekonomisine 1 milyar doları aşkın katkı sağlandı.

Katılım sağlanan fuarlar, sanayileşme buluşmaları ve sektörel paneller aracılığıyla binden fazla tedarikçi görüşmesi gerçekleştirildiğini belirten Aselsan Tedarik Zinciri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat Aslan, potansiyel firmalarla alternatif kaynak yaratma ve ithal kalemlerin yerlileştirilmesi konularında aktif iş birlikleri kurduklarını vurguluyor. Dijitalleşme, Aselsan satın alma organizasyonunun dönüşümünde ve geliştirilmesi açısından temel unsurlardan biri. Uçtan uca izlenebilirlik ve kapasite yönetimi hedefiyle, tedarikçilerin tezgah seviyesi takibini mümkün kılan IoT tabanlı sistemleri devreye alan şirket, bu yenilik sayesinde tedarik planlamasında gerçek zamanlı veri ile karar almayı mümkün kılarak kapasite darboğazlarını önceden öngörebiliyor ve kaynakları daha etkin kullanabiliyor. MURAT DİNÇER / CARREFOURSA2025 yılı için satın alma bütçesinde yüzde 57 oranında bir artış öngören CarrefourSA’nın ise son dönemde satın alma stratejilerinde veri odaklılık, esneklik ve sürdürülebilirlik ön planda. Özellikle taze gıda, kasap, balık ve temel gıda kategorilerinde fiyat istikrarını korumak amacıyla sezon başında üreticilerle uzun vadeli anlaşmalar yapan şirket, fırsat alımlarıyla maliyet avantajı sağlamaya çalışıyor.

Ham madde fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı uzun vadeli tedarik planları oluşturan şirket, ambalaj gramajları gibi uygulamalarla birim fiyatlarda denge sağlıyor. Tek tedarikçiye bağımlılığı azaltmak adına alternatif kaynakları devreye alırken, promosyon modelleriyle hem müşteri sadakatini artırıyor hem de fiyat hassasiyetini yönetiyor. Gıda tarafında ise iklim değişikliği, kuraklık ve tedarik zinciri kırılganlıkları nedeniyle alternatif ve esnek tedarik modellerinin daha fazla önem kazandığını belirten CarrefourSA Kategori amp; Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı Murat Dinçer, “Yapay zekâ destekli stok yönetimi, talep öngörüsü, dinamik fiyatlama gibi dijital çözümler de satın alma fonksiyonlarının dönüşümünde belirleyici rol oynuyor” diyor. AZİZ ÜNAL / ENERJISA
TAHMİNLEME MODELİ KULLANIYOR
EnerjiSA üretim ve satın alma stratejilerinde yerel istihdamı, yerel iş gücünü ve yerel tedarik kapasitesini artırmaya odaklayarak bölgesel ve ulusal ekonomiye katkı sağlamayı hedefliyor. Aynı zamanda, tedarikçileriyle güçlü, uzun vadeli ve güvenilir ilişkiler kurarak dijital dönüşüm stratejilerini destekleyen şirket, dijitalleşmeye verdiği önem sayesinde birçok tahminleme modelini kendi departman bünyesinde geliştirme imkânı buldu.
Veri analizi çalışmalarıyla stok yönetimini iyileştirdiklerini belirten Enerjisa Üretim İşletme ve Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal, “Böylece acil satın alma ihtiyacını azaltarak daha doğru planlama yapıyor ve böylece enflasyonun etkilerini minimize ediyoruz. Sürdürülebilir satın alma süreçlerimizi dijitalleştiriyor, yenilikçi uygulamalar geliştiriyor ve kapsamlı sürdürülebilirlik değerlendirmeleri gerçekleştiriyoruz” diyor. Tedarik zincirinin her aşamasında çevresel ve sosyal riskleri göz önünde bulunduran şirket, güçlü bir ön seçim süreci ve risk haritalandırması ile enflasyonla mücadele kapsamında değer zincirini proaktif bir şekilde yönetiyor. FARUK BİDEV / ASTOR
SORUNLAR ARTIYOR
Son dönemlerde Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik çöküntü nedeniyle üreticilerin termine uyum oranlarının çok bozulduğunu belirten Astor Satınalma Müdürü Faruk Bidev de “Tedarikçiler bu ekonomik koşullarda ayakta kalma savaşı verirken, ham maddelerini zamanında alamamakta ve siparişlerini zamanında üretme konusunu ikinci plana bırakmakta.
Bu ise onların iş kaybetmelerine sebep oluyor” diyor. Tedarikçilerin bu kısır döngüyü kıracak stratejiler geliştirmesi gerektiğine dikkat çeken Bidev, büyük üreticilerin terminine uymayan tedarikçiler yerine yurt içi ve yurt dışında yeni tedarikçilere yöneldiğini vurguluyor. MEHMET TÜRK / TÜRKIYE İŞ BANKASITürkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Türk ise kalite ve verimliliği ön planda tutarak, bankanın gider yönetimine katkı sağladıklarını belirtiyor. Bu noktada, satın almayı operasyonel bir faaliyetten ziyade karar alma süreçlerinde etkin bir stratejik bir fonksiyon olarak konumlandırdıklarını belirten Mehmet Türk, “Bunun yanı sıra teknolojinin satın alma süreçlerinde daha fazla ve etkin kullanılması ile sürdürülebilirlik son zamanlarda ajandamızda öne çıkan konular arasında. Bankamızın sürdürülebilirlik politikaları doğrultusunda, hizmet araçlarımızın mümkün mertebe elektrikli araçlar ile yenilenmesi yönündeki aksiyonlarımızı da devam ettiriyoruz” diyor. DR. SEVGİ YILMAZ / TÜSAYDER YÖNETİM KURULU EŞ BAŞKANI“Tedarik ağları daha esnek hale geliyor” “2025 ve 2026 yıllarında satın alma ve tedarik zinciri alanında öne çıkacak trendlerin başında yapay zekâ (AI) ve otomasyon uygulamaları geliyor.

AI destekli tedarik planlama, dinamik fiyat analizi, tedarikçi risk skorlama ve otonom karar destek sistemleri yaygınlaşırken; nearshoring (yakın kaynak kullanımı) ve reshoring (yeniden yerelleştirme) gibi stratejilerle tedarik ağları daha esnek hale getiriliyor. Aynı zamanda sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlar, ESG kriterlerine (çevresel, sosyal, yönetişim) uyum zorunluluğu ile birlikte karbon ayak izinin izlenmesini, döngüsel ekonomiye geçişi ve tedarik zincirinde izlenebilirliğin artırılmasını beraberinde getiriyor.”SÜLEYMAN GÖKDEMİR / EVYAP SABUN A.Ş. SATIN ALMA DİR. “Öne çıkan yetkinlik: Esneklik ve dayanıklılık” “Küreselleşmeden lokalleşmeye sert bir geçiş süreci yaşıyoruz. Tarife savaşları son yüzyılda yaşanan tarife savaşlarının en serti.
Jeopolitik gerilimler ve potansiyel riskler artmaya devam ediyor. Global enflasyon ve buna bağlı maliyet riskleri devam ediyor. Bu ortamda tedarik zinciri ve satın almada ön plana çıkan yetkinlik esneklik ve dayanıklılık oluyor. Nearshoring – yakın kaynak, stok, nakliye ve finansman nedenli toplam satın alma maliyeti yaklaşımı ile ilerlemek durumundayız. Yüksek enflasyon ve faiz ortamı nedeniyle toplam sahip olma maliyeti yaklaşımı ön plana çıkmış durumda. Envanter optimizasyonu nedeniyle talep tahmin oranları çok düşük seyrediyor ve sonucunda hızlı tepki vermek için tedarikçilerle daha yakın çalışmamız gerekliliği ortaya çıkıyor.

Yapay zeka destekli çözümleri ajandamıza aldık.”DR. SELMA ÖNER / ŞİŞECAM TEDARİK ZİNCİRİ GMY. “Süreçleri daha şeffaf ve yalın hale getirdik” “Tek Şişecam dönüşüm yolculuğumuz, faaliyet alanlarımızın birleşmesiyle satın alma süreçlerimizi merkezi bir yapı altında yeniden şekillendirdi. Bu yapı, süreçlerimizi daha yalın ve şeffaf hale getirerek dijital platformlara geçişimizin temelini attı.

Covid-19, ticaret savaşları ve benzeri zorluklar var olmaya devam etse de tedarikçilerimize adil koşullar sunmaya, açık iletişim kurmaya ve kesintisiz destek vermeye devam ediyoruz. Bu dönemde koşulları hep birlikte değerlendirmeli, yeni pazarlar keşfetmeli ve yeni teknolojilerle mümkün olanı yeniden tanımlamalıyız. Cam endüstrisinde ortak yaratımı (co-creation) önceliklendirerek, fırtınalı havalarda yönümüzü birlikte bulmayı önemsiyoruz. Dijitalleşme, şeffaflık ve güçlü iş birlikleri sayesinde tedarik zincirimizi daha çevik ve dayanıklı hale getiriyoruz.”CEM KURAL / BEKOVeri odaklı yapıya geçti Bugün 57 ülkede 122 iştiraki ile global olarak faaliyet gösteren, 13 ülkede 45 fabrikası ile dünyanın dört bir yanına ürünlerini ulaştıran Avrupa’nın en büyük beyaz eşya şirketi Beko’nun Satın Alma ve Tedarik Zincirinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Kural, 2024 yılı itibarıyla daha entegre, veri odaklı ve proaktif bir yapıya geçiş yaptıklarını belirtiyor. Merkezî tedarik zinciri yaklaşımıyla potansiyel riskleri erken aşamada tespit ederek önleyici aksiyonlar geliştiren şirket, bu yapı sayesinde enflasyonist dönemlerde maliyet kontrolünü stratejik bir avantaja dönüştürüyor. Kural, yeni dönemde önceliklerini, ölçek ekonomilerinden daha etkin faydalanmak, düşük maliyetli bölgelerden alternatif tedarik kaynakları oluşturmak ve kategori bazlı uzmanlaşmayı derinleştirmek olarak sıralıyor.

EKMEL BAYDUR / MİGROSMigros, yerelleşmeye odaklanıyor Cirosunun yüzde 78’i tarıma dayalı ve Türkiye’nin en büyük taze gıda alımı yapan perakende şirketi olan Migros yerelleşme odaklı stratejiler geliştirmeye odaklanıyor. “Yerel üretime verdiğimiz destekle bir diğer amacımız ithalatı azaltmak. Yerli yeşil mercimek projemiz tam olarak buna hizmet ediyor. Üreticiye verdiğimiz alım garantisi, üretici eğitimleri, lojistik ve paketleme desteği ile güçlenen çiftçilerle bölgesel kalkınmaya hız kazandırıyoruz” diyen Migros Grubu Pazarlama İcra Kurulu Üyesi Ekmel Baydur, yerelleşme odağında kamu ve özel sektör iş birliği ile gerçekleştirilen bu gibi projelerle üreticilerin tüm Türkiye’de pazara açılmasını desteklediklerini belirtiyor. 2025 yılında şirketin konsolide cirosunun, enflasyon muhasebesi etkisi dahil bakıldığında 2024’e göre yüzde 8-10 civarında büyümesi bekleniyor. Satın alma bütçesinin de ciro büyüme beklentisine paralel şekilde büyümesini beklediklerini söylüyor. GÜRKAN HÜRYILMAZ / TÜSMOD YÖNETİM KURULU BAŞKANI“Tedarikçilerin çevresel performansı da denetleniyor” “Global CPO’ların öncelikli gündeminde yer alan dört temel başlık öne çıkıyor: Üretken yapay zeka (GenAI), sürdürülebilirlik ve ESG, risk yönetimi ve yetenek gelişimi. KPMG ve PwC gibi danışmanlık şirketlerinin öngörülerine göre, şirketler yalnızca kendi karbon ayak izlerini değil, aynı zamanda tedarikçilerinin çevresel performansını da denetleyerek bütüncül bir etki yönetimi hedefliyor. Diğer taraftan SAP’nin son anketine göre, tedarik liderlerinin yüzde 71’i makroekonomik riskleri yani fiyat enflasyonu, faiz dalgalanmaları ve likidite zorlukları başlıca tehditler arasında görüyor. Tüm bu dönüşümü hayata geçirecek temel unsur ise insan kaynağı. TÜSMOD olarak İstanbul Ticaret Üniversitesi ile birlikte yürüttüğümüz ve 24 modülden oluşan Satın Alma ve Tedarik Zinciri Yöneticiliği Sertifika Programı ile Türkiye’nin tedarik zinciri ekosistemine nitelikli liderler kazandırmaya devam ediyoruz.”